Herkesin zayıf noktasının olduğu bir konu vardır. Ne kadar objektif olarak bakmaya veya yorumlamaya çalışsak da, bazı şeyleri bu “objektif olmanın” dışında tutmak isteriz. Ve hayır, inanç sisteminden bahsetmiyorum. Benim zayıf noktam olan A24 filmlerinden bahsediyorum.
Normalde, filme dair çok doğru bir ön izleme olduğunu düşünmediğimden kaynaklı, fragman izlemem. Ancak aylar önce Youtube’ta gezinirken bir filmin fragmanını gördüm, “Heretic”. A24 yapımı, Hugh Grant ve Sophie Thatcher’lı korku filmi. Filmin fragmanını izlediğimde, katilin insanları hapsettiği ve “final girl” kavramının kullanıldığı, klasik bir korku filmi olacağını düşünmüştüm. Ancak içimde ufak bir merak doğmuştu, acaba neyi farklı yapacaklardı? Sonuçta o alanda yapılmış milyon tane filmin arasından dikkat çekmesi gerekiyordu. Ve sırf merak ettiğim için, aynı zamanda A24 filmlerini sevdiğim için, Filmekimi’nde direkt bilet alıp izledim.
Heretic, “klasik korku filmi” beklentimin aksine, inanç sistemini sorgulayan bir gerilim filmi olarak karşıma çıktı. Ta ki filmin son yarım saatine kadar.
Spoiler vermek istemediğim için sadece şunları söyleyebilirim; Filmin son yarım saati farklı olsa, bu filme vericeğim puan kesinlikle daha yüksek olurdu. Gerilimli ve inanılmaz monologlara sahipken, ne yazık ki Hollywood havası kazanıp, sonunu tam bir klasik / klişe korku filmi gibi bitiriyor. Aşırı düzgün diyalogları, üzerine düşündüren metaforları ve iyi bir oyuncu kadrosu varken, bu potansiyeli harcıyor.
Benim filme dair eleştirdiğim tek nokta, filmi sonu. Bunun dışında filmi beğendim. Bence Hugh Grant müthiş bir performans sergilemiş. Monopoly üzerine ders verdiği sahneye tek kelimeyle bayıldım. Mucize ve din kavramlarının üzerinde bu kadar çok durması da baya hoşuma gitti.
Dide Yılmaz yazdı.
