Dünya prömiyerini 75. Cannes Film Festivali’nin ‘Belirli Bir Bakış’ bölümünde yapan, ‘En İyi Yönetmen’ dahil 9 ödül aldığı Altın Portakal dahil birçok festivalden ödülle dönen ‘Kurak Günler’, Avrupa Film Ödülleri’nden de ‘En İyi Kurgu’ ödülünü alarak büyük bir başarıya imza atmıştı. Film ayrıca Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Film Akademisi tarafından verilen LUX Seyirci Ödülü’nde yarışan beş film arasında yer aldı.
Ama biz bunlar yerine vizyona girmesine bir gün kala Kültür Bakanlığı’nın verdiği desteği faiziyle geri istemesiyle yönetmen Emin Alper’in sosyal medya hesaplarından destek için sinemaseverleri vizyondaki filmi izlemeye davet etmesiyle konuşur olduk. Böylelikle ‘Kurak Günler’ ilk haftasında 100 bin izleyiciyi aştı.
Türkiye’nin politik resmini obruk boşluklarının karanlığı üzerinden bizlere yansıtan bir film. İlk sahnesinde adaleti temsi eden Savcı ve Hakime Hanımın baktığı obruğun karanlığı ve tekinsizliği sizi ilerleyen dakikalarda neler beklediğine dair bir referans niteliğinde.
Türk toplumunun ataerkil düzenden kopamayıp avcı toplayıcı kültürün dişlileri arasında giderek sertleşen vahşi yapısını bizlere yaban domuzu sahnesiyle gösteren film sizi toplumsal gerçeklerle tokat misali yüzünüze çarparak sarsıyor.
Filmin içeriğinde yeri geldi mi simgesel yeri geldi mi direkt olarak doğa katliamı, hayvanlara şiddet, kadın ve çocuk hakları üzerinden, adalet kavramının içinin her türlü politik oyun uğruna nasıl boşaltıldığı ve çoğunluğu elinde tutmak adına bir kıvılcımla ateşi nasıl harlayıp toplumsal linçe koşar adımla gidildiğini gösteren deyim yerindeyse çuvaldızı kendimize batırdığımız bir memleket panoraması olmuş.
Aslında bazı kesimlerin ağzından salyalar akarak LGBTİ+ propagandası yaptığını söylediği filmin içeriğinde özellikle Pekmez’in hikayesi dahil olmak üzere bunlardan çok daha fazla önemli ve hassas konular olduğunu düzgün sinemaseverler anlasa da, medyanın manipülasyon rüzgarını istediği yönden estirerek ateşi harladığı ortada!
Tepenin Ardında, Abluka ve Kız Kardeşler gibi Emin Alper imzası taşıyan filmin baş rollerinde Selahattin Paşalı, Ekin Koç, Erol Babaoğlu,Erdem Şenocak ve Selin Yeninci var. Ay Yapım, Liman Film ve Zola Yapım’ın yapımcısı olduğu filmin süresi 2 saat 9 dakika.
Çiceği burnunda genç bir başsavcı olan Emre (Selahattin Paşalı), kuraklık sorunuyla boğuşan Yanıklar kasabasına yeni atanır. Kasabaya adımını atar atmaz kendini büyük bir ciddiyetle işine verip adaleti uygulamaya çalışan Emre, başta belediye başkanı Selim Bey olmak üzere başkanın oğlu avukat Şahin, kankası dişçi Kemal ve kasaba eşrafı tarafından büyük bir saygıyla karşılansa da ilk günden itibaren bazı tuhaflık ve gerginlikler yaşanır. Belediye başkanlığı seçimleri yaklaştıkça kasabadaki gerginlik iyice artar. Emre, siyasi çekişmelerde taraf olmak istemese de ona karşı yükselen homurtular, onu yavaş yavaş kasabanın muhalif gazetecisi Murat’a yaklaştırır ve genç savcı kısa süre sonra kısır bir döngüye sıkışıp kalır ve oklar kendine döner.
- Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivalinde İstanbul prömiyerini yapan Kurak Günler ile ilgili soru cevap bölümünde bir izleyicinin “Filminizde, herkes umut taşımasına rağmen dünyada adalet mekanizması değişmiyor mu demek istediniz?” sorusu üzerine ‘Kurak Günler’ filminin yönetmeni Emin Alper şunları söylemişti: “Hepimiz bir şeyler yapacağız. Mücadele devam ediyor ve edecek demek istedik” şeklinde cevaplamıştı.
Belki de filmin fantastik diyebileceğimiz ucu açık final sahnesi tam da bunu anlatmaya çalışıyor obruk başında başlayıp obrukta biten bir politik gerilim filmi “Kurak Günler”
Dip Not: Yer altı sularının gerek küresel ısınma gerekse tarım nedeniyle kontrolsüz kullanım sonucu azalıp, çekmesiyle ortaya çıkan obrukların Türkiye’de daha çok Konya Kapalı Havzası’nda görüldüğünü biliyoruz. Bu açıdan filme doğal bir plato oluşturan Konya Karapınar ve Kayseri filmin sinematografisine Görüntü Yönetmeni Christos Karamanis’in eliyle muazzam bir şekilde eşlik eden mekanlar olmuş.