23 Kasım 2024

Elvis Filmini Elvis Fan Club Üyesi Menderes Karaküçük İnceledi

YİNE ELVIS AMA BU SEFERKİ ADAM GİBİ…

Yıllar, yıllar, yıllar sonra nihayet gerçeğe yakın bir Elvis filmi piyasaya çıktı. Her ne kadar bazı tarihi gerçeklere belirli bir açıdan yeni bir yorum getirmiş olsalar da, bazı yanlışlıklar mevcut olsa da mükemmel bir film olduğunu söyleyebiliriz. Zaten kötü bir film olsa Tom Hanks oynamaz öyle değil mi?

AFİŞ MAAFİŞ

En büyük eleştirim filmin afişlerine. Bollywood komedisi afişleri, Pakistan kamyonları veya bol varaklı mobilyalı sonradan görme gelini evi gibi bu kadar rengarenk ve bol parıltılı süslemelere gerek yoktu. Bunun yerine böyle bir filmde daha ciddi ve grafik açıdan sanat eseri sayılabilecek bir afiş olmasını beklerdim. Afişler filmin kalitesi hakkında bir fikir vermekten oldukça uzak.

Filmin kendisine gelirseeeek…

İlk defa Elvis’i bir parodi figürü haline getirmeden kişiliğine ve sanatına saygı duyarak bir film yapmışlar. Bugüne kadar Elvis ile ilgili yapılan filmler genelde ya gerçeklerle alakası olmayan bir parodi veya Elvis’i eroinman bir palyaço seviyesine düşüren sulu komedi müsveddeleriydi. (Kurt Russel’ın Elvis filmi hariç. Ama o da bunun yanında amatör tiyatro grubu skeci gibi kalıyor) Bu anlamda bir çok Elvis hayranını kızdıran Hollywood nihayet ciddi bir yapımla Elvis hayranlarının karşısına çıktı.

BAŞROLDE AUSTIN BUTLER

Filmin başrolündeki Austin Butler’a yapacağım iki eleştiri var bunların ilki Elvis’e fazla benzememesidir ki ona yapacak bir şey yok. Makyajla olduğu kadar benzetmişler işte. İkincisi ise Elvis’in konuşmalarını hareketlerini çalıştığı kadar çalışmayıp biraz sarhoş gibi konuşmasıdır ki Elvis’in koyu güneyli aksanını aynen yapmakla birlikte vurgulamaları Elvis’ten çok uzak. Elvis’in nameli konuşması, bazı heceleri uzatıp bazılarını normalden kısa söylemesi ve kelimelerin arasına hiç boşluk koymadan bir cümleyi sanki tek kelimeymiş gibi konuşma huyunu becerememiş. Homurdanır gibi konuşarak Elvis parodilerindeki hataya düşmüştür. Onun dışında mimikler, hareketler, zamanlama ve danslar muhteşem. Yüzüne bakmasanız karşınızda gerçekten Elvis var sanıyorsunuz.

Filmin en iyi başardığı şeylerden birisi ise görsel olarak sadece Elvis’i oynayan Austin Butler’ı değil bir bütün olarak tüm çevresini Elvis’in çevresine ve zamanın dokusuna büründürmüş olmasıdır. Orkestradaki müzisyenler hem orjinallerine benzemiş hem de hareketlerini benzetmişler. Özellikle davulcu Ronny Tutt nerdeyse aynısı.

Film olayların bir bölümünü menajer Tom Parker’ın gözünden anlatmakla birlikte Parker’ın çarpıtmalarını merkeze almadan, gerçeklerden de sapmadan olayları gerçekte olduğu gibi anlatmayı başarmış. Tom Parker’ın gözünden olayı anlattıkları anlarda bile hemen olayın aslının nasıl olduğunu kavrayacağınız şekilde son derece başarılı bir anlatımı var. Böylece Elvis’i tanımayıp da filmi seyredenler olayların gerçekte nasıl olduğuyla ilgili doğru bir izlenim elde ediyorlar. Bu anlamda diğer örneklerde olduğu gibi dezenformasyona ve sansasyona kalkışmamış olmaları filmin yapımcıları açısından olumlu bir puan. Hem de çok büyük bir olumlu puan.

ESKİ DOSTUMUZ TOM HANKS

Tom Hanks’in oyunculuğu hakkında söylenecek bir şey yok. Her zamanki gibi hakkını vererek oynamış. Austin Butler’ın oyunculuğunda olduğu gibi gerçeği ile fazla bir kıyaslamaya giremiyoruz çünkü Tom Parker Elvis’in aksine bir “public figure” değil. Elimizde çok az görüntüsü ve ses kaydı var ki ondan da bir şey çıkartmak çok mümkün değil. Elvis’in ise albayın aksine yüzlerce saatlik konuşma kaydını çıkartabilirsiniz on binlerce dakikalık görüntüsünü kolayca bulabilirsiniz. Elvis hayranları tarafından ezbere bilinen bir karakter olduğu için canlandırmasını yapanları hemen kıyaslayabiliyorsunuz.

O KADARI KADI KIZINDA DA OLAN EKSİKLER, HATALAR

Filmin en büyük eksiği Elvis’in insan olarak muhteşem karakterini hiç anlatmamasıdır. Yardımseverliği, insanlığı ve sevimliliğine hiç değinmeden sadece sorunlu bir karakter ve sorunlu bir hayat görüntüsü çizmeleri tam olarak gerçeği yansıtmamaktadır. Müzikal yönü ve Tom Parker’la olan ilişkisi odaklı çekilmiş bir film olarak, odağındaki amaçları eksiksiz yerine getirmiş. Lakin bazı yerlerde kaçınılmaz olarak hatalar yapmışlar.

Filmin kalitesine bir etkisi olmasa da sadece Elvis meraklılarının yakalayabildiği bu önemsiz ayrıntılar ise şöyle;

  1. Elvis 1950’lerde bir konserinde “Trouble” isimli şarkısını söylüyor. Gerçekte Elvis o şarkıyı hiçbir konserde söylemedi. Ayrıca şarkı belirtilen tarihten yaklaşık bir yıl sonra yapıldı. Ama şarkının o anda filmin anlattığı hikayeye fevkalade uyan sözleri olduğu ve filmin Elvis’in konuşarak söyleyemediklerini şarkı ile söylediği gibi bir iddiası olduğu için (ki doğruluk payı çok büyüktür) o kadarlık bilinçli şaşma pek rahatsız etmiyor. Ayrıca anlatıma da cuk oturmuş. Ama işte “IPhone’un açığını bulacağım” diye elindeki telefonu bozana kadar kurcalayıp sonunda telefon hurdahaş olunca da “buldum” diye Apple’a koşan çakma bilgisayar dâhileri gibi biz de bulduk yani. Ne var?
  2. Filmin en büyük hatası Elvis’in Colonel Tom Parker’ı kovma sahnesi. Filmde anlatıldığı üzere Elvis sahnede menajerine sataşarak ağır laflar ediyor. Seyirci önünde kavga ediyorlar, Elvis konser sahnesinde seyirci önünde Parker’ı kovuyor ve konseri yarıda bırakıp sahneyi terk ediyor. Buradaki tek doğru Elvis’in Tom Parker’ı kovduğudur. Evet öyle bir olay oldu ama ikisi yalnızken kavga ettiler ve Elvis Parker’ı kovdu. Olay seyirci önünde ve sahnede cereyan etmedi. Ayrıca Elvis hiçbir zaman hiçbir konserini yarıda bırakıp çekip gitmedi. Kral seyircisine ve hayranlarına büyük saygı duyan ve saygıda kusur etmeyen bir insandı. Bir çok kişi filmin bu sahnesinin yoğun bir dramatizasyon içerdiği için bu hatanın kabul edilebilir olduğunu düşünecektir lakin Elvis’in yaptığını iddia ettikleri bu hareket, Kral’ın gerçek kişiliğine ve yakından tanıyanların iyi bildiği beyefendiliğine son derece aykırı, Elvis’e hiç yakışmayacak davranışlardır. Bu anlamda sahneyi yoğunlaştırmak amacıyla Elvis’in kişiliği hakkında çok yanlış izlenimler edinilebilecek yakışıksız bir görüntüye sebep olmuşlardır
  3. Tabii filmde muhtemelen elde olmayan sebeplerden dolayı veya tarihçi gibi araştırma yapmaya gerek duymadan senaryoyu yazdıkları için bazı hatalar yapmışlar. Aslında bu hatalar filmin bütününe bir etkisi olmayan önemsiz ayrıntılar ama Elvis hayranlarının bir yeri şişmesin ondan da bahsedelim. Bir kere Elvis’in Las Vegas’ta konser verdiği otel sürekli International Hotel ismiyle veriliyor. Halbuki orası sadece 1969-1970 yıllarında International Hotel’di 1971 yılından itibaren Las Vegas Hilton oldu. Muhtemelen filmde bedava Hilton otellerinin reklamını yapmamak için artık tarih olmuş olan dolayısıyla da ticari olarak taraf olmayan International Hotel ismini kullanmayı bilinçli olarak tercih etmişlerdir.
  4. Bir diğer hata ise Elvis’in tabacayla televizyon vurma sahnesidir. Yok yok olay doğru. Yeri yanlış. O olay Las Vegas’ta değil Memphis’te evinde oldu. Gerçi o olay da komiktir. Olaya şahit olanlar “e şimdi niye vurdun televizyonu” dediklerinde “kalkıp kapatacaktım böylesi daha kolay geldi “ demiştir.
  5. Karısı Priscilla Presley’in Elvis’i terk etme sahnesi de gerçekten uzaklaştırılarak Priscilla Presley’in filmin galasına gelmesini garantiye almışlar ama olsun. Biz yine de Priscilla’nın Elvis’i ilaç kullandığı için terk etmediğini aslında sevgilisi Mike Stone’un yanına taşındığı için terk ettiğini de dip not olarak belirtelim. Sebepleri ve hikayesi ise çok uzun. Zaten yazı uzadı şimdi bir de onun detaylarına girmeyelim ama işin aslı filmde anlatıldığı gibi değil. Filmde bir Priscilla’yı hayranlarının gözünde aklayıp barıştırma hamlesi yapmışlar.

Her neyse film bu “meraklısına gider” türünden hatalar haricinde kusursuz. Elvis’i hiç tanımayanlara yanlış tanıtmayacak dolayısıyla da gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğiniz bir film. Biz Elvis severler açısından ise bir umut kaynağı. Bence Hollywood’da bir devrim. Çünkü ilk defa ellerinden geldiği kadar Elvis’i düzgün anlatmaya özen gösterdikleri iyi niyetli bir yapım çıkarttılar. Bundan sonra da devamının geleceğini düşünüyorum.

YENİ TARTIŞMALAR

Filmin getirdiği yeni bir iddia veya bilgi olmamakla beraber alttan alttan verdikleri bir ima “Elvis ölmedi, kaçtı, yaşıyor” diyenlere yeni cephaneler sağlar nitelikte. Filmin çevresinde döndüğü konu Elvis’in menajerinin kumar hastalığı ve borçları yüzünden Elvis’i sürekli çalıştırıp tükettiği ve Türk filmi klişelerinde olduğu gibi Elvis’in bu hayattan kurtulmak için elinden tutacak ve kendini çekip çıkartacak bir Hulusi Kentmen figürü beklediği iması insanda “acaba bu çileden kurtulmak için öldü numarasıyla Tom Parker’ın elinden kurtuldu mu?” fikri oluşturmuyor değil. Olur mu? Olur. Bana akla pek uzak da gelmiyor açıkçası.

Neticede filmi henüz seyretmemiş olanlara şiddetle tavsiye ederim. Bir de siz seyredin bakalım siz ne diyeceksiniz?

Saygılarımla.

Menderes Karaküçük
Elvis in İstanbul Fan Club

Vinkmag ad

Read Previous

Siyah Telefon “Beyza Kiraz Yazdı”

Read Next

Elvis Filmi “Musa Öztep yazdı”

Most Popular