“Lubitsch Dokunuşu” nu Lady Windermere’in Yelpazesi’nin esintisiyle izlemek...
İstanbul’da yaz ayların vazgeçilmez etkinliklerinden Kundura Sinema ve Kundura Sahne’nin ortaklaşa düzenlediği ve ilki 2017 yılında düzenlenen Beykoz Kundura Bir Yaz Gecesi Festivali’nin beşincisi bu yıl 29 Temmuz- 14 Ağustos 2022 tarihleri aralığında gerçekleşiyor.
Festivalin özellikle geçtiğimiz 2021 yılından beri yoğun şekilde programlarında yer verdiği ünlü sanatçıların ve grupların canlı müzik performansı gerçekleştirerek sessiz filmlere eşlik ettiği film seçkisi ciddi şekilde ilgimi çekiyor. Festival ilk olarak 2020 yılında bir sessiz film ile başlattığı bu geleneğini, 2021 yılında dört film ile 2022 yılında ise üç film ile sürdürüyor. Ünlü sanatçılar ve / veya gruplar eşliğinde sessiz filmlere canlı müzik performansıyla eşlik edilen bu etkinlikler ile İstanbul yaz geceleri masalsı – büyülü bir ortama kavuşuyor. Bu kapsamda geçtiğimiz yılki festivalde, canlı müzik ile eşlik edilen üç sessiz filmi bu sene ise canlı müzik ile eşlik edilen iki sessiz filmi izleme şansı buldum. Bu yazımda, 6 Ağustos 2022 akşamında sanatçı Korhan Futacı ve grubu eşliğinde izlediğim Lady Windermere’in Yelpazesi filmini inceleyeceğim.
1925 yapımı Lady Windermere’in Yelpazesi (Lady Windermere’s Fan) filminin yönetmenliğini Ernst Lubitsch yapmış; film İrlandalı yazar Oscar Wilde’in aynı isimli tiyatro oyunu metninden uyarlama. Oscar Wilde’ın aynı isimli tiyatro oyunu ilk kez 1892 yılında Londra’da sahnelenmiş. Oyun metni, dönemin Viktorya çağı Büyük Britanya’sının toplumsal kurallarını, kadın- erkek ilişkilerini, beklentilerini ve davranış biçimlerini hicvederek yansıtıyor.
Yönetmen Ernst Lubitsch de tiyatro oyununu, oyun metnine birebir sadık kalarak sinemasına yansıtmayı başarabilmiş. Sinema terminolojisine “Lubitsch Dokunuşu (Lubitsch Touch)” ifadesini geçiren yönetmenin dokunuşu bu filminde de fazlasıyla etkisini hissettiriyor. Oscar Wilde’in kaleme aldığı oyununda bir eşya olarak yer verdiği “Lady Windermere’in Yelpazesi’nin” metaforik olarak “Lady Windermere’in ahlaki değerlerini” temsil ettiği tespiti yapılacak olursa Ernst Lubitsch’in bu metaforun gücünden yararlanarak yansıttığı benzersiz film anlatı üslubu hayranlık uyandırıcı.
Film için her ne kadar, “Wilde’ın oyun metnine sadık kalınarak Lubitsch dokunuşuyla dönemin kusursuz olarak hicvedilerek yansıtıldığı” tespitini yapmak yerinde gibi görünse de dönem itibarıyla kadınların toplumsal statülerinin oyun karakterleri üzerinden yalnızca birebir yansıtılmaya çalışıldığını düşünüyorum. Bugünden baktığımda, hikâyede hem kadınların o dönemki sınıf- kadın- erkek ilişkilerinin kusursuzca hicvedilip yansıtılması hem de döneme biraz aykırı şekilde “aykırı ve dürüst kadın karakterlere” yer verilmesi fikrimce hikâyeyi bir başyapıt noktasına taşıyabilirmiş. Kanaatimce hikâye ve film anlatısı mevcut şekliyle Viktorya Dönemi’nin hicvedilerek birebir yansıtılması noktasında kalmış.
Sanatçı Korhan Futacı’nın ekibiyle eşlik ettiği filmi izlemek eşsiz bir deneyimdi. Umarım, İstanbul seyircisi gelecek yıllarda da Beykoz Kundura Bir Yaz Gecesi Festivallerinde daha çok sayıda canlı müzik performansı eşliğinde sessiz film izleme şansını yakalayabilir.
Müfit Mert Balak yazdı…