Beyaz adam yine doymak bilmiyordu…
Dolunay Katilleri “Killers of the Flower Moon” Martin Scorsese’nin yönetmenliğini üstlendiği David Grann’ın aynı adlı, tamamen gerçek olaylara dayanan kitabından uyarlanan ve 3 saat 26 dakika süren bir film!
Grann’ın kitabının merkezinde, Ohio ve Mississippi Nehri vadilerindeki ana vatanlarından batıya, Missouri ve Kansas’a sürülen ve nihayetinde Amerikan hükümeti tarafından Oklahoma’daki “Kızılderili Bölgesi” olarak adlandırılan bölgeye yerleştirilen ve 1800’lerin sonlarında burada yoğunlaşan Kızılderili kabilesi Osage Halkı yer alıyor.
Prömiyerini Cannes Film Festivali’nde yapan Dolunay Katilleri’nde kitapla paralel olarak, Osage halkı, işlenen cinayetler ve FBI’ın doğuşu konu ediliyor. 1920’lerde, Oklahoma’daki Kızılderili birliği olan Osage’in üyeleri, yaşadıkları bölgede petrol çıkmasıyla bir anda zenginleşip sonra da birer birer öldürülmeye başlanıyor.
Gün geçtikçe artan cinayetleri araştırmaya kalkanların sonu da ölüm olur. Ölenlerin sayısı yirmi dördü aştığında ise davaya FBI atanır. Henüz kurulma aşamasında olan FBI’a bağlı olan bir dedektif gizemli cinayetlerin sırrını çözmek şehre gelir. Dedektif, ele aldığı dava için büroda bulunan Amerikalı Kızılderili dahil olmak üzere gizli bir ekip kurar. Bölgeye sızmayı başaran ekip, soruşturmaya devam ettikçe yaşanan vahşetin arkasında korkunç bir sır olduğunu keşfeder.
Yani karşımızda gerçek bir suç ve dram hikayesi var. Para ve güç uğruna insanoğlunun ne kadar ileri gidebileceği ve bunun karşısında en büyük aşkların bile duramayacağını gösteren film vahşi batının alacakaranlığında adalet mekanizmasının da ne kadar çarpık olabileceğini ırklar arasındaki çekişmeler ve ikiyüzlü yöneticiler üzerinden çok net anlatıyor.
Forrest Gump, Köstebek, Kirli Sırlar, Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi gibi filmlerin senarist koltuğunda oturan Eric Roth’un kaleme aldığı filmin başrollerini Leonardo DiCaprio, Robert De Niro, Lily Gladstone üstlenirken kısa da olsa filmde Brandan Fresar’ı da etkili bir rolde görebiliyorsunuz.
200 milyon doların üzerindeki bütçesiyle bugüne kadar yapılmış en pahalı biyografik film unvanını üzerine alan yapımın özellikle finalinde yer alan radyo tiyatrosu sahnesinde Martin Scorsese’yi görmek güzel bir sürpriz oldu.
Daha önce George Clooney ve J.J Abrams kitabı filme uyarlamayı düşünen isimler arasındaymış. 2016’da Grann’ın kitabının haklarını henüz yayınlanmadan önce satın alan Leonardo DiCaprio ve ekibi projeyi yönetmen Martin Scorsese’ye sunduğunda Scorsese şöyle diyor: Okur okumaz kitabı bir film haline getirmem gerektiğini anladım. Yönetmenin bu hikâyeyi ekrana taşımak, Osage halkının kim olduğunu, nasıl sömürüldüklerini anlatmak için de ana karakter Mollie seçiminde tek bir zoom görüşmesiyle Amerikan yerlisi aktris Lily Gladstone da ilk ve tek tercihi olmuş.
“Dolunay Katilleri” Scorsese’nin Robert De Niro ile onuncu filmi. Ayrıca “Bu Çocuğun Hayatı” filminden otuz yıl sonra De Niro ile Leonardo DiCaprio da bu film ile yeniden bir araya gelmiş oluyor.
Filmin yapım sürecinde Osage’lara ulaşan Scorsese; onların tarihini, kültürünü, geleneklerini ve kaygılarını öğrenecek, hikâyelerini dinleyip, hayallerini duyacak ve yapımın her aşamasında toplulukla ilişki kurmuş. Dahası, Osage halkına baştan sona saygı ve hürmetle yaklaşılmasında ısrarcı olarak hikâyelerinin gerçeğe uygun ve doğru bir şekilde anlatılmasını sağlamış.
Scorsese ve ekibi, 2019 baharında Osage bölgesine giderek mekân keşfi yapmış ve Osage topluluğuyla doğrudan bir araya gelmiş. Scorsese ile Osage halkının Baş Şefi “Geoffrey Dik Duran Ayı” arasında bir görüşme ayarlanmış. Toplantının ardından Gray Horse Osage topluluğu, Scorsese ve film yapım ekibi için bir akşam yemeği düzenlemiş. Bu önemli etkinliğe yüzden fazla kabile üyesi katılmış ve bir çoğu “Korku Krallığı Dönemi” sırasında öldürülen aile üyeleri hakkında konuşmuş.
COVID-19 salgını başladığında film ile ilgili her şey durma noktasına gelmiş ve çekim planları geçici olarak 2021 baharına kadar askıya alınmış. Yapım ekibi daha sonra Oklahoma’nın Osage bölgesine dönerek mekanları tamamlamış, setlerde inşaat yeniden başlamış ve oyuncu seçme süreci kaldığı yerden devam etmiş.
“Dolunay Katilleri”ndeki Osage karakterler mümkün olan her durumda bir Osage aktör tarafından canlandırılacak ve bunun mümkün olmadığı durumlarda ise (Lily Gladstone örneğinde olduğu gibi) her Osage rolü bir Amerikan yerlisi tarafından doldurulması planlanmış. Arka plandaki yüzlerce oyuncuyu saymazsak toplamda 44’ten fazla rol Osage oyuncular tarafından canlandırılmış. Yani filmdeki tüm Osage rolleri Amerikan yerlileri tarafından canlandırılıyor.
99 gün süren çekimlerin ardından 15 Eylül 2021’de sona eren yapım, açgözlülük ve aşkı eksenine alan bir western suç hikayesi!
Bu türü sevenler kaçırmasınlar!
Aslıhan Saraçoğlu yazdı.
@aslihansaracoglu
OSAGE HALKI TARİHİ̇ GERÇEKLER
OSAGE TOPRAKLARI
Osage halkı, 1870’lerde Kansas’taki bölgelerinden taşınmaya zorlandıklarında Oklahoma’da kendi bölgelerini satın aldılar. Onlar, bölgelerini kendi paralarıyla satın alan tek Amerikan yerlileridir.
- 1890’larda Osage bölgesinde petrol keşfedildi.
- Maden haklarının Osage Halkı tarafından bir bütün olarak paylaşılması amaçlanmıştı.
- ABD HÜKÜMETİNİN OSAGE’LARA MÜDAHALESİ
- Yirminci yüzyılın başlarında ABD Hükümeti, Oklahoma’nın eyalet olabilmesi için Osage bölgesini (o zamanlar “Kızılderili Toprakları” olarak adlandırılan bölgenin bir parçası) özelleştirmek istedi.
- Osage Kabile Hükümeti, yerüstü mülklerini “tahsis etmeyi” kabul etti ancak Osage Halkının, bütününün yararına olacak şekilde mineral haklarını, (yüzeyin altındaki haklar) kolektif mülkiyetini korumak için ABD Hükümeti ile birkaç yıl boyunca müzakere etti.
- Osage Halkı’na, şu anda Osage Bölgesi olan bölgede çıkarılan her petrol için telif ücreti ödendi.
- Petrol gelirleri Osage’ların dünyanın en zengin insan gruplarından biri olmasına katkıda bulundu.
- Asıl “tahsis sahiplerine” maden hakları için telif haklarından birer pay olan “kelle hakları” verildi. Kelle hakları sadece miras yoluyla, yani aileye veya eşlere devredilebiliyordu. Sistem başından beri hatalıydı. Bazı ilk tahsis sahipleri Osage değildi, sisteme girmeyi başararak toprak ve mülkiyet payı elde etmişlerdi.
- Korku Krallığı Dönemi’nin en kötü yıllarından sonra Osage Halkı, 1925 yılında Kongre’yi ikna ederek en az yarı Osage olmayanların kabilenin bir üyesinden miras almasını yasaklayan bir yasa çıkarılmasını sağladı.
- Osage Halkı “beceriksiz” olarak görülüyordu, bu nedenle petrol telif haklarıyla gelen zenginlik artışıyla birlikte ABD Hükümeti, Osage Halkının paralarını yönetmelerine yardımcı olmak için tasarlanmış bir Vasi Sistemini kurdu. Vasiler, Osage banka hesaplarını yönetme yetkisi verilen beyaz adamlardı ve petrol telif hakları Osage Halkı adına ABD hükümetine emanet olarak yatırılıyordu. Bir rüşvet, yolsuzluk ve dolandırıcılık sistemi geliştirildi ve bu Vasi Sistemi aracılığıyla Osage vatandaşlarından milyonlarca dolar çalındı.