13 Ekim 2024

Duygu Aydemir ile Capella’nın Merceği sergisini konuştuk.

Fotoğrafçı Duygu Aydemir “Capella’nın Merceği” isimli ilk kişisel sergisini 20 Mayıs’ta İFSAK Lokal’de açtı. Gelin isterseniz sanatçıyı şimdi daha yakından tanıyalım.

Röportaja ilk önce klasik bir soru ile başlayalım sonuçta sizi merak ediyoruz. Bize Duygu Aydemir’in hikayesini kısaca anlatabilir misiniz?

Ankara doğumluyum. TED Ankara Koleji ardından Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü’nden mezun oldum. İş hayatımın ilk yıllarında PR ajanslarında farklı sektörlere ait pek çok marka için iletişim danışmanlığı yaptıktan sonra kurumsal hayatta, finans sektöründe iletişim kariyerime devam ettim. Sanata ve fotoğrafa olan ilgim ise ilkokul yıllarında başladı ve ilgim artarak devam etti.

Duygu Hanım ilk serginiz “Capella’nın Merceği” nasıl bir süreçten geçerek sanatseverlerle buluştu?

İFSAK üyesiyim ve geçmiş yıllarda orada fotoğrafçılığa dair eğitimler de aldım. Bu eğitimler sonrasında fotoğrafçılığa daha ciddi yaklaştığım için çalışmalarımdan oluşan bir portfolyo dosyası hazırlayarak jüriye sundum. İlk kişisel sergi sürecim bu şekilde başladı.Bu arada “Capella’nın Merceği” isminin kaynağı da oldukça merak edildi. “Capella” gökyüzünde bir yıldızın adı ve benim de uğurlu yıldızım. Şu anda sürmekte olan sergimin teması “yalnızlık”. Yıldızların gökyüzünde tek başına bulunmaları dolayısıyla tema ve benimle bir kesişim oldu bu isim.

İktisat bölümü mezunu ve PR ajansı geçmişiniz ile finans sektörü yolculuğunuz derken Fotoğrafçı olma isteğiniz hangi noktada ortaya çıktı?

Üniversite yıllarımdan çok daha öncesine dayanan bir fotoğrafçılık geçmişim ve büyük bir tutkum vardı. Küçük yaşlardan itibaren yaşantımın her safhasında fotoğraf oldu. İş hayıtımda ise, örneğin çalıştığım kurumda fotoğraf yarışmaları, sergileri düzenlemek gibi etkinliklerle bir şekilde hep fotoğrafa yer vermeye çalıştım.

Gününüzün ne kadarını fotoğraf çekmeye ayırıyorsunuz? Fotoğraf çekerken yaşadığınız zorluklar var mı?

Belirli bir süresi yok benim için… hayatın doğal akışında çekimler yaptığım için mekâna, kişilere, ışığın ve havanın durumuna bağlı olan pek çok etken var.Zorluk diyemem fakat ilave titizlik gösterdiğim kısımlar var. En çok şehir fotoğrafçılığı ve içinde insan olan doğal kareler çalıştığım için, bir yandan o anki duyguları barındıran doğallığı yakalarken bir yandan da fotoğrafladığım kişilerle sohbet etmek, onları tanımak gibi hassasiyetlerim var. Çalışmalarımda buna çok önem veriyorum.

“Capella’nın Merceği” sergisindeki fotoğrafların çekim süreci nasıl ilerledi? Ve sergide yer alacak fotoğrafları seçim sürecinde kriterinizi neye göre belirlediniz?

Söylediğim gibi “Capella’nin Merceği” sergisinin teması güçlü ve güçsüz yönleriyle “yalnızlık”. Üç yıllık bir çalışmanın sonucunda ortaya çıktı. Herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği ortak hisler uyandıracağını düşündüğüm çalışmaları seçmeye özen gösterdim.

Sergide yer alan eserleriniz arasında sizin için en özel dokunuşa sahip olduğunu düşündüğünüz fotoğraflarınız var mı? Varsa hangileri?

Her çalışmanın yeri ayrı elbette… İçlerinden birini söylemem gerekiyorsa en sıra dışı olan, baktıkça derinlik hissi yaratan çalışmam olarak bu fotoğrafı söyleyebilirim. Sergiyi ziyaret edenlerde de aynı yoğun konsantrasyonu gözlemlemekteyim.

Fotoğraf çekerken nelerden ilham alıyorsunuz?

Şehir hayatı, tabii en çok da hayran olduğum İstanbul. Bu şehirde duygulara hitap eden kareler, yarattığı hisler… Onun dışında sanatın her alanını takip ediyorum. Sadece eserleri değil, sanatçıların bakış açılarını, düşüncelerini, derin sohbetleri bana hem ilham veriyor hem de vizyon katıyor.

Çalışmalarını beğendiğiniz severek takip ettiğiniz fotoğrafçılar var mı?

Tüm usta fotoğrafçıları takip etmeye ve ustalıklarından kendime bir şeyler katmaya çalışıyorum.

Fotoğraf sanatına gönül veren takipçilerimiz için neler önerebilirsiniz?

Şahsen fotoğrafın insan ruhuna olumlu yansıyan terapik bir yani olduğuna inanıyorum. Bunu fark eden veya keşfedenler fotoğrafa tutkuyla bağlanıyor. Teknik anlamda eğitim tabii önemli. İstanbul’da yaşayanlar için İFSAK bu alandaki en güçlü isimlerden. Onun dışında, gözü ve zihni geliştirmek için sanatla iç içe olmalarını tavsiye edebilirim.

Serginize gelmek isteyen ve sizi takip etmek isteyen sanatseverlere yakın dönemde sunabileceğiniz planladığınız başka projeler de olacak mı?

İFSAK’taki sergim 8 Haziran’a kadar sürecek. İleriye dönük, üzerinde çalıştığım projelerim var. Onları da hayata geçirmek için yoğun bir şekilde, heyecanla çalışıyorum.

Değerli vaktinizi ayırıp bizmle bu röportajı yaptığınız için çok teşekkür ederiz.

Vinkmag ad

Read Previous

Hızlı ve Öfkeli 10 Aslıhan Saraçoğlu Yazdı

Read Next

“Küçük Deniz Kızı” Aslıhan Saraçoğlu Yazdı!

Most Popular