İstanbul Uluslararası Spor Filmleri Festivali, sporun büyüleyici anlatım gücünü beyaz perdeye taşıyor. Bu yıl ilk kez sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanan festival, 20-23 Mart 2025 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenecek. Belgesel sinemacı Gökçe Kaan Demirkıran’ın direktörlüğünde gerçekleşecek olan festivalin detaylarını kendisiyle konuştuk.
İstanbul Uluslararası Spor Filmleri Festivali’nin fikri nasıl doğdu? Bu festivalin Türkiye’de bir ilk olması sizin için ne ifade ediyor?
Aslında ilk değil daha önce yapıldı. 10 yıldan fazla oldu hatta. Ancak devamı gelmedi. 2025 yılında böyle bir şeye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Nitekim başvurulardan gelen tepkilerden de bunu anlıyorum.
Festivalin ilk yıl teması “Kan, Ter, Gözyaşı” olarak belirlendi. Bu temayı seçmenizdeki motivasyon neydi?
Sinema ve sporun en çok benzeştiği nokta Kan, ter ve gözyaşı bence. Çünkü ikisi de bir adanmışlık öyküsü. Zor bir yol.
Festivalin spor kültürüne katkı sağlamayı amaçladığını belirtiyorsunuz. Sizce sinema, sporun ruhunu ve hikâyelerini anlatmada nasıl bir rol oynuyor?
Sinemanın hayatın aynası olduğuna inanıyorum. Spordaki öyküler sinemaya ilham verecek nitelikte. Birlikte izleyiciye çok farklı duygular yaşatabiliyor.
İlk yıl olmasına rağmen 24 ülkeden 95 film başvurusu alındı. Yarışmaya seçilen filmleri belirlerken hangi kriterleri göz önünde bulundurdunuz?
Sinema sanatının temel kurallarına dikkat ettik. Bunun yanında toplumsal dayanakları olan filmleri önemsedik. Yönetmenlik, temaya uygunluk, senaryo, özgün olması gibi kriterleri de gözettik.
Festivalde toplam 60 film izleyiciyle buluşacak. Programda öne çıkan, özellikle izleyicilere ilham vereceğini düşündüğünüz yapımlar var mı?
Kısa film ve belgesel yarışmasındaki tüm filmler etkileyici bence. İzleyicilerin görmesini çok istediğim filmler. Bunun yanında Türkiye’den önemli belgeseller seçtik.
Son yıllarda Türkiye’de spor temalı film üretiminin arttığını söylüyorsunuz. Bu açıdan Spor filmlerinin, özellikle belgesellerin, ülkemizdeki izleyiciyle kurduğu bağ diğer film türlerinden nasıl farklılaşıyor?
Spor popüler bir konu. Gündelik yaşamın da çok içinde. O nedenle diğer film türlerinden farklı bir yaklaşımı var. Komedi unsurlarını da, dramı da, trajediyi de içinde barındırabilir. Bu açıdan da sofistike geliyor bana.
Festival kapsamında düzenlenecek forum bölümünden bahseder misiniz? Spor temalı film üretimi yapmak isteyen yönetmenler ve yapımcılar için ne gibi destekler sağlanacak?
İki destek vereceğiz. Prodüksiyon ödülü ve post prodüksiyon ödülü. 9 film projesi finale kaldı. Seçilen filmlerin tamamlanması için festival olarak biz de destek vereceğiz. Böylelikle yeni filmler ortaya çıkmış olacak.
İstanbul Uluslararası Spor Filmleri Festivali’nin geleceğine dair nasıl bir vizyonunuz var? Uzun vadede festivalin nasıl evrilmesini hayal ediyorsunuz?
Çok uzun bir planlama yapmadım. Bu çok da mümkün değil. Kısa sürede saygın, dikkat çeken, film yapan insanların beklediği, film ürettiği bir festival haline gelmeyi hedefliyoruz.
Festivalin gelenekselleşmesi hedefleniyor. Önümüzdeki yıllar için yeni temalar veya farklı projeler üzerine şimdiden bir planınız var mı?
Spor temasına devam edeceğiz tabii ki. Ancak festivalin yıl içinde farklı edisyonlarını düşünüyoruz. 24 Mart sabahı z raporu çıkardığımda buna karar vereceğim.
