Bu hafta sonu vizyona giren Hazine filminin yönetmeni Canbert Yerguz’a film hakkında merak ettiklerimizi sorduk. Kendisi de yoğun programında bize zaman ayırıp içtenlikle sorularımızı yanıtladı.
-Türkiye’nin genel olarak film kapasitesine baktığımız zaman kara komedi tarzında çok fazla örnek yok dolayısıyla bu filmin projesi ilk olarak kafanızda nasıl şekillendi ve ortaya çıktı?
Bence en önemli mesele, eğer net bir ticari kaygıyı ön plana koymayacaksak, klişe ama, izlemek isteyeceğin filmi yazmak çekmek önemli. Ben de, Burak da kara komedi türünü çok ama çok severiz. Kara Komedi sinemada aslında genç bir tür. Çok belirgin kodları da yok, oldukça geniş bir yelpazede anlatı imkânı sunuyor, farklı türleri bir araya getirmenin zenginliğinden faydalanıyor. Kalıplar dışı bir tür kara komedi. Hayatın trajikomikliğine belki de en yakın tür olması da hikâye kurgularken geniş bir alan sunuyor.
Hazine’nin yolculuğu kısmı ise başımdan geçen gerçek bir durumdan esin alıyor. Bu olayı günün birinde Burak’a anlattım, sevdi hadi yazalım dedik. Filmi düşünürken tarzı böyle olsun, kara komedi yazalım gibi planlar kurmadık, biraz akışına bıraktık. Yani bizi hikâye ve karakterler yönlendirdi. İlk yazımı bitirdikten sonra okuduğumuzda filmin yönünü gördük o noktadan sonra biraz üzerine giderek, kara komedi ruhunu güçlendirerek devam ettik.
-Senarist Burak Yerlikaya ile nasıl bir araya geldiniz?
Biz zaten çok uzun zamandır yakın arkadaşız. Ben yönetmen, o yapım tasarımcısı olarak yıllar önce beraber başladık sektöre, ilk işlerimizde hep beraber yol aldık. Zamanla hem kendimizi, hem arkadaşlığımızı geliştirdik.
-İş birliktelikleriniz devam edecek mi? Hazır konusu açılmışken yeni projeleriniz neler?
Birlikteliğimiz de tabii ki devam edecek, şu an üzerinde çalıştığımız birkaç projemiz var ama bir yandan da yoğun takvimlerde bunu kotarmaya çalışıyoruz. Burak bir yandan yapım tasarım yapıyor, bir yandan tiyatro oyunları yazıyor, benim reklam filmi çekimlerim oluyor, fırsat buldukça bir araya gelmeye çalışıyoruz, birlikte film yazmak, tasarlamak hayattaki en büyük keyiflerimizden biri diyebilirim.
-Sinema salonlarında Hazine filmine gidecek olan seyircileri ne bekliyor?
Alışılmışın dışında, özgün bir film bekliyor. Ters köşeleri çok olan, fikren çok da gülünmeyecek durumlara kahkahalar attıran bir yandan da soluksuz takip edilen bir hikâye bekliyor diyebilirim. Ve tabii ki harika oyuncuların, şahane performansları ve çıkardıkları çok güzel karakterler bekliyor.
-Oyuncularınızın Boran Kuzum Örneğinde olduğu gibi şimdiye kadar canlandırdığı rollerin çok daha dışında bir karaktere can vermelerine yardımcı olmak nasıl bir duygu?
Bu biraz yansımalı bir mutluluk sanırım. Kendi deneyimime dayanarak söyleyebilirim ki, oyuncunun mutluluğu ve role olan bağlılığı aslında yönetmeni dolaylı yoldan mutlu ediyor. Kamera karşısına geçtiğinde heves içinde bir oyuncu görmek herhalde bir yönetmeni en çok mutlu edecek andır. O hevesi yaratmakla ilgili bir mutluluk olabilir benimki, ama asıl mutluluk oyuncuda burada, kendisinin bile bilmediği biri çıkıyor içinden.
-Filminizde hem yönetmek hem de senaryoya imza atanlardan biri olarak bundan sonraki projelerinizde de yine aynı şekilde ilerlemeyi düşünüyor musunuz? Kamera önünde de yer almak ister miydiniz?
Sorunun ikinci kısmından başlayayım, istemezdim. Zaten istesem de yapamam, oyunculuk çok ama çok zor bir iş ve benim pek yeteneğim yok o konuda.
Filmi hem yazmak hem yönetmek muhteşem bir his, hikâyede tam kontrolüm olması, tasarıma tam sahip olmak, daha yazarken filmi kafada çekmeye başlamak, birçok açıdan özgünlük alanı sağlıyor.
-Filminizde oyuncu kadrosunu nasıl oluşturdunuz ve çok istediğiniz ama projede yer alamayan bir isim oldu mu?
Hazırlık sürecinde birkaç rol için görüşüp denk getiremediğimiz bazı oyuncu arkadaşlarımız oldu ama günün sonunda o kadar yetenekli ve iyi oyuncularla çevrildim ki, olabilecek en iyi kadro, en verimli halleriyle bir araya geldiler, bana da onların şahane performanslarını bütünlüklü bir şekilde bir araya getirmek kaldı. Geriye dönüp baktığımda, içimde hiçbir ukte yok, hepsi için “İyi ki” diyorum.
-Hazine filminin çekimleri sırasında sette yaşayıp unutamadığınız bir anı var mı?
Elbette bir sürü anımız oldu ama en unutulmazı soğuktu. Filmde çok fazla dış ve gece sahnesi var, çok fazla geceye maruz kaldık. Uzun uzun bir sürü anımız var ama her şeyin üzerinde, yaşadığımız o soğuk set geceleri unutulmazdı gerçekten.
-Sektöre yeni başlayan sinemacılara önerileriniz neler?
İç güdülerini takip etmeleri. Elbette çok okumak, çok izlemek ve en önemlisi çok yazmak çizmek olmazsa olmaz kısım. Ama kendilerini hiçbir şablonu veya önemli sinemacının kariyerini takip etmek zorunda hissetmemeliler. Zaten değerli olan olduğunuz kişi olabilmek, o kişi olarak hikâye anlatabilmek, film yapabilmek. O yüzden çalışkan olun ama iç güdülerinize her zaman güvenin.
-Son olarak filminizi vizyonda seyredecek olan seyircilerinize ve Bidolu Sinema takipçilerine iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Öncelikle klasik anlamda bir komedi beklememelerini, türlerin iç içe geçtiği bir suç ve kara komedi filmine girdiklerini bilmelerini isterim. Bıçak sırtı, türler arası bir yerde Hazine ve bence yenilikçi bir yanı var, izleyicilerimizin de bu gözle izlemelerini tavsiye ederim.
Son olarak, biraz romantik bir şey belki ama sinemayı salonlarda izleme zevkini yaşamak, yaşatmak ve devamının gelmesini sağlamak adına filmimiz izleyecek tüm izleyicilerimize şimdiden teşekkür etmek yerinde olur bence. Umarım filmimizi beğenirler, çok emek vererek anlattığımız hikayemizden zevk alırlar.
Sevgili Canbert Yerguz’a Bidolu Sinema olarak teşekkür ediyoruz. Yeni projelerini de merakla beklyoruz.
Röportaj: Aslıhan Saraçoğlu
@aslihansaracoglu