Nosferatu vizyonda!
Ne bir “Alacakaranlık” seksiliği ne de bir “Vampirle Görüşme” romantizmi var. Son dönemde izlediğiniz tüm vampir filmlerini bir kenara bırakın ve 1922 yapımı Nosferatu klasiğinin bu yeni yorumunu sinemada, mümkünse IMAX olarak seyredin. Film boyunca siyah-beyaza yakın bir ay ışığı görünümü sağlanmış, bu da filmi inanılmaz derecede karanlık bir tona bürümüş. Dolayısıyla, filmin netliğini tam anlamıyla hissedebilmek için iyi bir sinema salonu tercih etmeniz önemli!
“The Lighthouse” ve “The Northman” filmlerinin yönetmeni Robert Eggers imzalı bu yapım, 2 saat 12 dakikalık bir sinema şöleni sunuyor. Kadro ise adeta yıldızlar geçidi! Bram Stoker’ın “Dracula”sından ilham alan tüyler ürpertici vampir Kont Orlok’a Bill Skarsgård hayat veriyor. Filmde ayrıca Lily-Rose Depp, Nicholas Hoult, Willem Dafoe, Aaron Taylor-Johnson ve Emma Corrin gibi önemli isimler yer alıyor.
E, daha ne olsun derseniz, biraz da konudan bahsedelim…
Thomas Hutter (Nicholas Hoult), ailesi için daha iyi bir hayat kurma fırsatını değerlendirmek amacıyla patronunun yoğun ısrarıyla, Transilvanya’da, uzak bir kalede yaşayan Kont Orlok’a emlak satışı için gider. Ancak Hutter, bölgeye ulaştığında bir şeylerin göründüğü gibi olmadığı hissine kapılır. Yerel kasaba halkı, genç adamın Kont Orlok’un bir vampir olduğuna dair şüphelerini pekiştirir. İşin içine biricik karısı Ellen’a (Lily-Rose Depp) sahip olma arzusu da girince, Kont Orlok’un planları yavaş yavaş gün yüzüne çıkar. Hutter, bir fare kapanına yakalandığını fark ettiğinde çok geçtir. Kana susamış vampir, denizleri aşarak arzuladığı kadına yaklaşırken, hem psikolojik hem de fiziksel anlamda amansız bir kedi-fare oyunu başlar.
F.W. Murnau’nun 1922 tarihli sinema klasiği “Nosferatu, eine Symphonie des Grauens” filminin yeniden çevrimi olan Nosferatu, etkileyici bir dönem filmi. 19. yüzyıl Almanya’sında geçen bu gotik hikayede müzik, kostümler, makyaj ve sinematografi oldukça etkileyici.
Filme dair bazı dikkat çekici detaylar ise şöyle:
Bill Skarsgård, karakterinin sesini bir oktav düşürmek için bir opera koçuyla çalışmış ve bu rol için ciddi miktarda kilo vermiş.
Makyaj efektleri, Skarsgård’ın günde üç buçuk ila dört saat makyaj koltuğunda oturmasını gerektirmiş.
Köy sahnelerinde kullanılan müzikleri, Rumen halk grubu Trei Parale bestelemiş ve icra etmiş.
Çekimler, Prag’daki Rozmital Kalesi’nde ve Orlok’un kalesi olarak Transilvanya’daki meşhur Hunedoara Kalesi’nde gerçekleştirilmiş.
Filmdeki “kedi-fare oyunu” teması oldukça dikkat çekici. Kont Orlok’un farelerle olan temsili ve Ellen ile Profesör Albin’in kedilerle olan yakınlığı, senaryoda ince bir şekilde işlenmiş.
Eggers’ın filmindeki önemli farklardan biri ise hikayenin Ellen karakteri üzerinden şekillenmesi. 19. yüzyıl toplumunun ahlaki bakış açısının, histeri ve delilik arasındaki ince çizgiyi nasıl paramparça ettiğini gözler önüne seren bu senaryo, feminist bir ton da barındırıyor.
Aslıhan Saraçoğlu yazdı.
@aslihansaracoglu