Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü öğrencilerinin girişimiyle hayata geçirilen Burada sergisi, bu yıl ikinci edisyonuyla sanatseverlerle buluşuyor. 2023’te gerçekleşen ilk serginin ardından bu yıl Nil Nuhoğlu küratörlüğünde “Burada 2025: Çözülmüş Bir Dünya” başlığıyla yola devam eden proje, 13 Kasım – 14 Aralık 2025 tarihleri arasında offgrid art project’te izleyiciyle buluşacak. İlk sergide olduğu gibi bu yıl da amaç, geleneksel Türk sanatlarının yalnızca klasik temalarla sınırlı kalmadığını; günümüzün toplumsal meselelerini, bireysel kaygılarını ve gündelik yaşamını da yorumlayabilecek güçlü bir ifade dili sunduğunu göstermek. Farklı dallardan öğrenci ve sanatçıları bir araya getiren proje, geleneksel sanatların etrafında disiplinlerarası bir tartışma alanı yaratmayı hedefliyor.
“Burada 2025: Çözülmüş Bir Dünya”, geleneksel sanatlarda yeni açılımlar yaratmayı, farklı bakış açılarını buluşturmayı ve bu alanda sürekliliği olan bir etkinlik dizisinin temelini atmayı amaçlıyor. Sergi, distopik dünyaların ani felaketlerden değil, yavaş ve fark edilmeden gelişen çöküşlerden doğduğunu hatırlatıyor. “Çözülmüş bir dünya”, gelişim olarak kamufle edilen istikrarsızlıkların, tanıdık olanın çatladığı anların, kontrol ile kaos arasındaki ince çizginin temsiline dönüşüyor.
Zamanın bir labirent gibi büküldüğü bu evrende anlar parçalanıyor, tekrar ediyor, geçmiş bir anı olmaktan çıkıp yaşayan bir varlığa dönüşüyor. Bu durum, hem bireysel hem toplumsal düzlemde, ilerleme ve gerileme arasındaki muğlak çizgide var olma halimizi yansıtıyor. Sergi; çöküş, direnç ve dönüşüm kavramlarını yeniden düşünmeye çağırıyor. Dayanıklılık, yaratıcılık ve şefkatin küçük ama güçlü eylemlerine odaklanarak, en beklenmedik yerlerde anlam ve güzellik arayışını görünür kılıyor.
Gelenekten Geleceğe: Yeni Bir Okuma Alanı
“Burada 2025”, yalnızca bir sergi değil; çöküş senaryolarının bugünkü ritimlerimizi nasıl şekillendirdiğini sorgulayan düşünsel bir alan olarak kurgulandı. Sergi, geleneksel Türk sanatlarının teknik derinliğini çağdaş bir düşünsel çerçeveyle birleştiriyor; kaos ile kontrol, yıkım ile yenilenme arasındaki dengeyi keşfetmeye davet ediyor. Bu bakışla “çözülmüş dünya” uzak bir ihtimal değil, mevcut düzenin kırılganlığına ayna tutan bir hâl olarak ortaya çıkıyor.
